2 Eylül 2013 Pazartesi

insan neden çocuk yapar?

Çevreme bakıyorum ve hiç durmadan evlenen, ilk çocuğunu doğuran, ardından şartlar uygunsa ikinciyi dünyaya getiren insanlar görüyorum. Takip edilemez hızla ilerleyen bir birleşme ve çoğalma var. İnsanlar hayatlarını birleştirdikleri kişiyle zamanı gelince çocuk yapmaya karar veriyorlar, ya da biraz daha aşktan uzak bir mantık senaryosuyla, zamanı gelip geçmek üzere olduğu için çocuk yapmak üzere evleniyorlar.
İnsan çocuk yapmaya nasıl karar veriyor ya da neden çocuk yapıyor, cevabını bulamadığım sorular arasında. Kendine benzeyen bir canlıyı dünyaya getirip ona tüm sevgisini vererek bir çeşit boşluğu mu dolduruyor, kendinde eksik olan bir yeri mi tamamlıyor? Gelecekte yalnız kalmamak için kendine arkadaş mı dünyaya getiriyor? Soyunu devam ettirme psikolojisiyle mi hareket ediyor? Yoksa sadece herkes yapıyor, ben de yapmazsan pişman olurum diye mi çocuk sahibi oluyor? Bazıları çok soğuk nedenler gibi görünse de, pek çok sosyal tabakada sıklıkla karşılaşılan sebepler arasında daha ağırlarına bile rastlamak mümkün. Soyadı devam ettirmek için oğlan çocuk doğurma çabaları, bazen başka iğrenç sebepler için kız çocuk dünyaya getirme isteği, yaşlandığında kendine baksın ya da çok olsunlar, çalışıp evi kalkındırsınlar zihniyetiyle yola çıkan pek çok sapkın insan var. Modern dünyanın eğitimli insanlarına geri dönünce...
Çevre baskısı, aile baskısı, herkesin çocuk yaptığı bir modaya uyma telaşı, kime benzeyecek heyecanı, nasıl biri olacak merakı gibi nedenlerle yola çıkan pek çok genç çift, bebeğini beklemeye başlıyor. Emin değilim ama bu insanlardan bazıları, hayalini kurdukları güzel bebekleri dünyaya gelince ve aileleri büyüyünce derin bir pişmanlık içine giriyor olabilir. İki kişilik rahat ve özgür bir hayat yaşarken, birden gelen ve tüm düzeni alt üst eden bir canlı, ekstra masraflar, ekstra heyecanlar, ekstra korkular, yorgun ruhlar ve bitkin bedenler... Çoğu anne baba, itiraf etmekten korkar ve tepkilerden çekinir ama bir bakışında saklıdır bu pişmanlık. Çok bilinen, "zor ama dünyalara bedel bir duygu" ifadesi, annelerin sıklıkla kullandığı ve merak uyandıran bir ifadedir. Annelik duygusu hiç bir şeyle değiştirilmezken, babalıkla ilgili ifadeler nispeten biraz daha kurak ve duygusuzdur. "En mutlu olduğum an çocuğumu kucakladığım an" der babaların çoğu. Duygunun netliğinden ziyade, daha somut bir ifade vardır cümlede. Nihayetinde, çocuk yapmak son derece kolay olup iş onu yeterince düzgün yetiştirmek, mutlu etmek ve iyi bir yere gelmesini sağlamaktadır. Son derece zor olan kısımları benim için ikinci ve sonraki aşamalardır. O bebek mutlaka çok sevilecek, hiç kimsenin sevgisine benzemeyecektir. Size aşık bir canlı olacağı için, muhtemelen onun sizi sevdiği kadar sizi kimse sevmeyecektir. Tüm bu basit görünen karmaşanın içinde, neden sorusunu es geçersek her şey son derece normal ve sıradan kalabilir ama zaten amaç da bu nedene ulaşmak değil mi?
Ben neden çocuk yapayım? Gerçekten iyi bir cevabım yok ve "çocuk iyidir, çocuk harikadır, çocuk muhteşemdir, insanın çocuğu olmalı, bu duyguyu tatmalı" yanıtlarını kesinlikle kabul etmiyorum. Sayılanlar mutlaka öyle ama, çocuklu bir insan olunca daha çok endişe, daha çok korku, daha çok düşünce, daha çok stres de beraberinde gelirken, insanın çocuk yapmaya karar vermesini Himalayalar'dan aşağıya kanatları yanan bir uçakla inmeye karar vermesi gibi görüyorum. Yalnız yaşlanmaktan korkup mu karar veriyor insan? Yoksa inanılmaz egosuna yenik düşerek kendi yarattığı canlıyı ortaya çıkarıp eserini mi seyretmek istiyor? Her iki durumda da inanılmaz bir egoizm göze çarpıyor.
Çocuğunu seven anne babayı izlemek, torununa aşık büyük anne ve babayı seyrederken gülümsemek harika, evet. Ancak bu kadar mı? İyi bir dost kazanmak ve binlerce anıya imza atmak gibi mi çocuk sahibi olmak? İnsan çocuğu olunca bir daha asla eskisi gibi olmuyor. Tamam, olmasın. Değişim güzeldir, ancak bu değişim ne kadar sağlıklı? Çağlar boyu nesil devam ettirmek için içgüdüsel olarak çiftleşen ve çocuk sahibi olan insanoğlu, bu neden sorusuna derinlemesine kafayı taktığında üreme yavaşlayabilir ve bitişe doğru gidebilir. O zaman insanlığın sonu gelir. Benim için çok da uzak bir senaryo değil. Zira, eğitimli ve sorgulayan toplumlarda yaşlar 40 a dayandığı halde hala çocuk sahibi olmamış binlerce çift var. Muhtemelen asla olmayacaklar.
Çocuk yapmak için gerçekten geçerli bir sebep bulamayan kimsenin buna karar verebileceğini sanmıyorum. Hep kendime soruyorum, çocuk istiyor muyum istemiyor muyum diye. Çocuğum olması fikri kulağa çok hoş geliyor ama o noktada başka bir soru devreye girip ortalığı karıştırıyor. Neden çocuk isteyeyim? İstememem için yüzlerce neden var, istemek için kaç tane?
Sevgili anneme ve babama beni dünyaya getirdikleri için teşekkür ederim. Yaşamaktan her şeye rağmen zevk alıyorum. Ama inanıyorum ki eğer beni dünyaya getirmeselerdi, çok daha rahat ve stressiz bir yaşantıları olacaktı. Belki şimdiki hallerinden çok farklı, çok mutlu olacaklardı. Dünyanın tamamını gezmiş olabilirlerdi, hayallerini gerçekleştirmiş olabilirlerdi, refah içinde yaşıyor olabilirlerdi, hayatlarındaki her şey daha iyi olabilirdi. Çocuksuz ama daha mutlu olabilirlerdi. Bu yolu tercih etmedikleri için ve ben hala bu satırları yazabiliyor olduğum için diğer ihtimalin kesinliği asla savunulamaz ancak iyi bir ihtimal olarak kalmaya devam edebilir. En son olarak, çocuk yapmak hayatı değiştirip bazen perişanlık noktasına gelmeye değecek kadar güzel bir şey mi? Ve dünyada yaşayan tüm sağlıklı çiftler sevişip çocuk mu yapmalı? Bence herkes defalarca düşünmeli. Sıradan yanıtlarla nereye kadar gidilebilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder